Londra'da Çıplak Bisiklet Turu





Geçtiğimiz günlerde Londra'da otomobil kullanımına karşı çıplak bisiklet turu ile protesto gerçekleştirildi.

Ortaya oldukça renkli görüntüler çıktı :D

2013 yılında da bu şekilde "dünya çıplak bisiklet turu" adında bir etkinlik olmuştu. Ortaya karışık, hepsinden fotoğrafları sizlerle paylaşmak istedim :)

Cool Dude
Hoooppaalaa :D
2013'de gerçekleştirilen "Dünya Çıplak Bisiklet Turu" ndan bir kare


Gitsem kesin bunu tavlardım.


Ayy çok tatlısın sen


Neyse işte resim eklerken bi fena oldum ben. Sonra görüşürüz kendinize iyi bakın canlarım :)










15 Haziran 2015 Pazartesi
Saçmalayan: Gay Mühendis

Unuttum sanmayın...

Merhaba güzel insanlar,

Son yazı üzerinden 2 ay geçmiş ama yorumları günlük takip ediyorum, hepinize teşekkür ederim.

Yaşadığım olayları atlatmaya çalışıyordum, 2 ay olmuş. Ne çok olmuş yahu! Ben bile fark etmemişim, zaman nasılda geçip gidiyor.



1 ay önce İngiltere'ye geldim. Acı çektiğim için o zamanlar buraya gelirken herhalde bir daha dönmem diye düşünürken şimdi özlüyorum İstanbul'u. Bazen soruyorum kendime, annem dolayısı ile elde ettiğim bir vatandaşlığım var zaten burada, insanlar tercihlerime de saygılı peki hala neden Türkiye'yi istiyorum diye. Bilmiyorum.

Hep söylerdim bu Türk erkeklerinde ne buluyorlarsa göbekli göbekli falan diye rus kızlarına, artık bende göbekli erkek sapığına döndüm. Bilmiyorum anam bi çekicilik var :P Çok hoşuma gidiyor. VAZ-GE-ÇE-Mİ-YO-RUM.

Okuyorum internette, orada burada, tek sıkıntısı üste çıktığında altında ezilmek diyorlar, tam istediğim bu yahu.

Bana ara ara geliyorlar böyle bir gençlere tutuluyorum, bir olgunlara. 3 aydır şu depresif halimden çıkıpta etrafıma bakamadım, kendime bir delikanlı bulamadım belki ondan ama şaştım kaldım iyice. Kendimi tanıyamıyorum değerli dostlar. Önceden her attığım adımı gelip burada paylaşmak isterdim, hepsini üst üste yayınlayıp sizi sıkmayım diye taslaklara kaydederdim. Şimdi evden çıkmak istemiyorum, yazmak istemiyorum hatta sevişmek bile istemiyordum. Yeni yeni düzeliyorum. Yavaş yavaş hormanlar geliyor tekrardan. Beni kendime getirecek şöyle göbekli bir olgun hayal edip duruyorum :P

Neyse saçmalıyorum. Bundan sonra eskisi gibi yazmaya gayret edeceğim bu sefer söz. Tekrar görüşmek dileğiyle, öpüldünüüüz.





13 Haziran 2015 Cumartesi
Saçmalayan: Gay Mühendis

Adam gibi kadın oldum anne...




Küçükken hatırlıyorum, kız kardeşimle oynadığımız oyunlarda sürekli bir kostüm çabasına girerdim.
Onun eteklerini giyerdim, askılı tişörtlerini kullanırdım bilmiyorum hoşuma giderdi.
Bir gün, annem beni çekti köşeye ve bir hışımla; "Adam gibi adam olacaksın, aynı baban gibi!" dedi.
Gözlerinde gördüğüm o korkunun anlamını sonradan öğrendim tabi.

Annemde gördüğüm o korku beni bazı şeyleri düzeltmeye itti, o yüzden bazı şeyleri kolay kabullenemedim. Ama olmadı tabi insan olduğu şeyden kaçamıyor, Adam gibi kadın oldum anne!

En sonki yazımda bahsettiğim adamla yaşadığım ayrılık olayından sonra onları ziyarete gittim. İstanbul'dan uzaklaşmak bana iyi geliyor. Kafamı baya dağıttım, gittiğim için mutluyum pişman olmadım.

Tam tamına 2 ay olacak 3 gün sonra. Özlediğim çok şey var ona dair ama önceki gibi mutsuz olacaksam eğer hiç birini istemiyorum. Zaten gelmesin artık, düzelmez :)

Blog'a da bayadır yazmıyorum. Özledim sizi. Tekrar görüşmek üzere...



17 Nisan 2015 Cuma
Saçmalayan: Gay Mühendis

Merhaba, Son Kez Bakıyorum Gözlerine

Dün gördüm onu. Yanıma geldi biraz konuşmak istedi. Evime geldi akşam oturduk ve 3 saat kadar konuştuk.

İlk cümlesi şuydu: "Muhendisgay ben yaptığımız şeyler için çok pişmanım." Afalladım. Başka şeyler demesini umuyordum halbuki. "Ne gibi şeyler?" dedim. "Hani o geceleri beraber yaptığımız şey" dedi gözleri kapalı.

"Bende pişmanım" dedim. Ben "günah olduğu için pişmanım" dedi. "Kız arkadaşım bana ne zaman benden sakladığın bir şey mi var diye sorsa, ona yok derken çok utanıyorum, yüzüne bakamıyorum" dedi. Bittim. Sadece uzun uzun baktım o gözlerine.

"Neydi peki suçum?" dedim. "Senin bana karşı olan sevgin bir arkadaşa olan sevgi değildi" dedi. Sanki ilk öpen ilk elimi tutan o değilmiş gibi :) Hayret ettim. Baktım sadece şaşkın şaşkın.

"Sana bir psikologa görünmeni öneririm. Allah bizi verici taraf olarak yaratmış bunu tersine çevirmeye çalışma" dedi sinirden gülümsedim bir süre. Bende "peki ya sen? Bana daha önce içimde ne olduğunu bilmediğim bu his hep vardı demiştin, ben mi seni böyle yaptım yani?" diye sordum. "Seninle ilk defa bu kadar ileri gittim düşündükçe senden de kendimden de nefret ediyorum. Bence sende artık bu şeylerden uzak dursan iyi olur çok günah." dedi. "Ben bunu daha önce başkasıyla yaşamadım ki be aptal! Neyi bırakmamdan bahsediyorsun?" diye çıkıştım. "Eğer ben seni bu günaha soktuysam kendimden şimdi daha da nefret ettim" dedi.

Gözlerimi saklayamadım daha fazla aktı yaşlar yanaklarıma. Son kez dokundum onun yüzüne, son kez elimi sürdüm sakallarına. Kız arkadaşını anlattı bana daha sonra, ironi yapar gibi. "Bazen kendime şunu soruyorum, acaba sen hiç evlenmeyecek misin?" dedi bana. Cevap vermedim ve devam etti, "ne olursa olsun aramızda ama ben hiç bir zaman arkamı sana elletmezdim" dedi.

Güldüm. "Seni sevdiğim için seni arzulamak suç mu?" dedim. "Dediğim gibi; çok günah" dedi.

Ya hayır o kadar aptal ki. Ben devam ettim, "Madem böyle hoca oldun kız arkadaşınla yaptığın zina değil mi?" dedim. Sözümü bitiremeden daha "En azından bunu bir erkekle yapmıyorum mühendisgay" diye sesini yükseltti.

O anda anladım işte. Karşımdaki gerçekten aşık olduğumu sandığım kişi değildi. Ne kadar anlatsamda ona boştu. Dibine kadar biseksüelsin aptal diyemedim. Bunu ne kadar bastırırsan bastır eninde sonunda seni yine bulacak diyemedim.

Benimde ne kadar inançlı biri olduğumu bilir. Beni 1-2 kez sabah namazını kılarken gördüğünü ve buna rağmen hala nasıl böyle hatalara düşebildiğimi sordu. Allah'a ne kadar yalvardığımı bilmeden, kaç kez dua ederken ağladığımı bilmeden yargıladı beni yine acımadan.

Beni kaybetmek istemediğini ama sadece onun için dost olarak kalmam gerektiğinden bahsetti. Babası beni çok sever. Ona sürekli benim gibi bir arkadaşı olduğu için ne kadar şanslı olduğunu söylemiş. "Gerçekleri bilseydi böyle olur muydu acaba?" diye sordu bana.

Benim gerçekten birine körü körüne bağlandığımı ve onun uğruna canımı verebileceğimi söyledi. Gözlerim yaşlı dinliyorum sadece köşede. Bana gelecekte yuvasını kuracağı insana iyi davranmamı beklediğini söyledi. Evlenince ipler onun elinde olacak, bana onunla görüşmeyeceksin derse eğer bu konuda bir şey yapamam dedi. Öleyim Allah'ım öleyim!

Benimle konuşmak istediğinde meğer ne kadar umutlanmıştım. Burada ona ne kadar sayıp sövdüysemde, gelse biliyorum affedecektim.

Gece bende kaldı, bana kaçta kalkabileceğimi sordu eğer erken kalkıp sevgilisine mesaj atmazsa kızacağından bahsetti. Ben yatmak için odama geçtim ve kilitledim kapımı o kadar huzursuzdum ki. Uyuyamadım bir süre sonra sesini duydum. Telefonda o kızla konuşuyordu. Methiyeler düzüyordu ona. Allah'ım bitsin bu gece sabah olsun artık!

Sabah'a kadar düşündüm. Tarot falı bakmaya çalıştım kendime. Sessizce ağlamayı başardım ilk kez. Hıçkırıklarım duyulmasın diye gömdüm kafamı yastığıma. Eğer gerçekten içini acıtacağından emin olsam durmazdım kıyardım canıma oracıkta.

** Ne zaman aklıma intiharı getirsem, öncelikle gözümün önüne annem gelir. Sonra babamın benden duyacağı utancın hayali vazgeçirmiştir beni hep. **

Ne olacaktı şimdi? Sessiz sedasız s*ktir olup gittiği hayatıma, şimdi öylece girip arkadaşım mı olacaktı.

Daha önce ilişkinizin olduğu biriyle arkadaş olabilir misiniz? Gerçekten merak ediyorum. Bu nasıl bir sabırdır ya-rab! Hiç mi içiniz acımaz onu başkasıyla gördüğünüzde. Hele o evimde kalmak isterse? Ya o kızı benim evime, seviştiğimiz yatağıma getirirse? Bunu mu istiyordu? Anlamıyorum.

Manevi açıdan da öyle bir yerde kaldım ki artık. Öyle nefret doldum ki yine. İsyan edecektim Allah'a, neden lanetli yarattın beni? diye.

Sabah olduğunda teşekkür edip gitti. Böyle mi kapanmalıydı bu? Ben kavga edeceğimizi tahmin ediyordum ama sonunda dudaklarıma yapışıp beni çok özlediğini söyleyecek diye bekliyordum.

Olmadı arkadaşlar. Yine kaybettim. Son zamanlarda hayatımdan o kadar çok şey kaybettim ki, artık biriyle rekabete girmekten korkar oldum. Her şeyi rekabet sanıp korkar olurdum.

AŞK bitti mesela benim için artık. Bu muydu gerçekten hayat? Eğer buysa 23 senemi boşuna harcamışım, gitmeliydim.

Son kez tuttuğum o ellerini, son kez baktığım o gözlerini başkasına bakarken, başkasının elini tutarken görmeye gerçekten katlanabilir miyim bilmiyorum. Tek bildiğim şey artık ağlamak istemediğim.

Benim aşk sandığım bu şey, cennet diye kokladığım o beden meğer bir hiçmiş. O abazalığından yaklaşmış bana resmen demek istediği buydu yani ama biseksüel olduğunu biliyorum be adam. Ne kadar günah diye kaçsanda bu "içinde ne olduğunu bilmediğin" hislerden, onlar senin peşini hiç bırakmayacak.

Beddua etmiyorum artık inan. Sadece seni Allah'a havale ediyorum. Madem bu kadar inançlısın, ilahi adalet versin kararı.

SON

20 Şubat 2015 Cuma
Saçmalayan: Gay Mühendis

"Kendini hediye etmek"

Canım o kadar sıkkın ki. Duygularıma esir oluyorum yine bu gece. Stres mide bulantısı yapıyor ve tek lokma bir şey yiyemiyorum, düşündükçe sürekli kusmak istiyorum. 30 derece evde tir tir titriyorum. Korkuyorum, ne olur olmasın diye ne olur Allah'ım bana bunu yaşatma diye sürekli ağlıyorum.

UNUTAMIYORUM. O kadar zaman oldu ama OLMUYOR. Artık sadece intiharı düşünüyorum. Olmuyor zaman alıp götürmüyor içimde bugün nefret dolu iken ertesi gün yine köpek gibi onu özlüyorum. Hep mi acı çekeceğim ben? Eğer hayatımın geri kalanıda böyleyse göremeyeyim, öleyim diyorum.

Etrafımdakilere yardım çığlıkları atıyorum benden başka kimsenin duyamadığı bu çığlıklar beni sağır ediyor. Ağlayamıyorum bazı geceleri dövünüyorum kendimce. Allahım sen başıma nasıl bir bela verdin? Bu aşk değil bu saf acı, hayatımda hiç bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. Gidip köpekler gibi önünde ağlamak tüm içimde kalanları ona itiraf etmek istiyorum. Söyleyemediğim her şey içimi cayır cayır yakarken o ateşte kül olsun, gebersin gitsin.

Kimse bu kadar acıyı hak etmez. Daha önce de bu şekilde yazılar yazdım defalarca, sadece duygularımı döktüğüm burası var. İçimde en ufak bir kıvılcım çıksa kimseye anlatmazsam yangın olur diye koşuyorum hemen buraya. Bu sefer engelleyemedim. Öyle bir yangın çıktı ki bu gece içimde. Öyle şeyler duydum ki yine.

Yok olayım artık zaten yaşamıyorum bu dünyada. Her gün canımı al diye dua ediyorum. Geçmiyor ama işte geçmiyor. Geçici rahatlamalar artık beni kandırmıyor. Aldığım her nefes yük getiriyor. O orada o şerefsiz bedenini başkasına sevgililer gününde hediye edecekken, benim hala bu acıyı çekmem adil değil. Neredeyse 3 ay olmuş ama geçmiyor, hep bir parçam sızlıyor.

Sende hiç olmuyor mu be adam? Hiç mi aklına gelmiyorum? Senin için kimdim ben, beni nasıl bu kadar kandırdın? Ölesiye sevdim ulan ben seni. Her gördüğümde bin yerimden bıçaklanmış gibi hissederken senin midende nasıl uçuyor o kelebekler? Allah görüyor diyorum. İlahi bir yardım bekliyorum artık öyle bir noktadayım ki tam anlamıyla ölümle yaşam arası.

Tüm vücudumda kemikler kırılmışcasına yanıyor canım. Düşündükçe bir darbe daha yiyorum, birazı daha kırılıyor. Bu kalp beni böyle yaşatacaksa hiç yaşatmasın daha iyi!



9 Şubat 2015 Pazartesi
Saçmalayan: Gay Mühendis

İlkler ve unutamadıklarımız



Hani derler ya her konuda bir ilkler bir de sonlar unutulmaz diye. Oturup düşünüyorumda 2 gecedir, hayatımda gerçekten unutamadığım çok ilkim var. İlk aşkım, ilk cinselliğim, birini ilk öpüşüm ama hiç sonum olmadı benim. Sorun bende mi bilmiyorum ama sadece unutulmayacak bir yer bıraktı gittiler benden.

İlk aşkımı lisede bulmuştum, platoniktim, ilk kez kan kaybettim o dönem. İlk cinselliğim ise size burada anlattığım adamla oldu.

Bekaret sadece kızlardaki zardan ibaret olan bir şey değildir. Her şeyin bir bekareti olur. Dudaklarının, ellerinin, her şeyin. Eminim kimse bekaretini öyle sıradan bir adama vermemiştir. Mutlaka ona karşı sıcaktır, seviyordur. Ben şahsen bir şeyler hissetmediğim adama yaklaşamam, geçip yanında yatamam. Konumuza dönersek, bir kez birlikte olduğunuzda birbirinizin tadına baktığınızda, ilk kez bir bedenin kokusunu alıp birinin sıcaklığını kollarınızda hissettiğinizde bir bağımlılık haline geliyor sizin için bu. Birlikte olduktan sonra ben ne yaptım diyip pişman olacağınız kendinize her defasında sözler verip ama hemen ertesi günde kendinizi onu hayal ederek tatmin ediyor olacaksınız.

İlk başta gerçekten tabir-i yerindeyse alev alevdi bizim ilişkimiz. İlk sevişmemizde utandık, kaçtık birbirimize söz verdik bir daha asla olmayacak diye. Sonra birbirimizi yine yan yana bulduk, her fırsatta seviştik. Sonra alıştık birbirimize fantezilere sardık, çok şey denedik. İlk defa hayatımda bir şeyin düzgün gittiğini düşünüyordum. Her seferinde yeni bir şey istediğinde onu heycanlandırdığımı düşünüp seviniyordum. Sonra bu seks denen şey bizim için o kadar monoton ve standart bir hale geldi ki, birbirimiz için değil sadece ihtiyaçlarımız için yapar hale geldik.

Hayatımda yaptığım en büyük hata onun her dediğini harfiyen yapmaktı. Dudaklarından bir kez öpe bilmek için defalarca yalvardım. Gerçekten sevse izin verirdi, gerçekten beni istese oda bunu merak ederdi. Arkama geçip işini bitirdikten sonra kıyafetlerini alıp bir şey demeden kalkıp siktir olup gitmezdi.

İşte ben böyle bir aptalım. İşte ben bekaretimi böyle bir hayvana verdim. Hep mükemmel biri olsun istedim bekaretimi vereceğim adamın.

Aylarca resmen fahişe rolü oynadım. Onun için genel evdeki herhangi bir orospudan tek farkım hizmetin ücretsiz olmasıydı. Sadece onunu orospusuydum, sonra kız arkadaşı oldu. Yine bir ilki yaşadım aldatıldım. Aslında aldatmak değil bu, fahişeler aldatılamaz çünkü. Onun metresi rolünü oynadım bir sürede. En sonunda çekti gitti, kala kaldım. Kendimi köşeye çektim, "acaba neyi yanlış yapıyorum?" dedim. Defalarca hatayı kendimde aradım. Ben onu çok sevdim, ellerini gerçekten severek tuttum. Onun vücudunun kokusunu ciğerlerime cennet diye çektim.

İlk kez bu kadar çok sevdim, ilk kez birini kaybettim. Unutamadım. Hala içim yanar, hala ne kadar küfürler savursamda kendimi onu hayal ederek tatmin ederken bulurum. Hala kokusu burnuma geldiğinde geceleri uykumu kaçar sabaha kadar oturur ağlarım. Çok sevmekte suçmuş, çok değer vermekte suçmuş diye yakınırım.

Çok sevmek pişmanlık getirir diyorum artık kendime sık sık. Biri bana biraz iyi davransa hemen ondan koşar adım uzaklaşırken buluyorum kendimi. Güvenemiyorum artık kimseye. Birine daha değerli ne verebilirim ki artık diyorum? Bundan sonra her gelen üstümden geçip beni bir fahişe olarak nitelendirecek diye düşünüyorum.

Çok özledim seni şaka değil.
25 Ocak 2015 Pazar
Saçmalayan: Gay Mühendis

Sahip olduklarımız ve ait olduklarımız




İnsan mutsuz olduğunda arkasında güvenebileceği birileri olduğuna inanmak istiyor. Düştüğünde hemen seni kaldıracaklarına, seni koruyup kollayacaklarına inanmak çok güzel bir şey.

Peki ya arkanda kimse yoksa? Gerçekten oturup düşününce; bunca zamandır yerdeyim, her kalkmaya çalıştığımda onlar bana bir tekme daha sallayıp düşürmekten başka ne yaptı ki?

Uzun zamandır ne kadar mutsuz olduğumu bu blogu az çok takip edenler biliyor. Uzun zamandır birini arıyorum. Kaybettiğim kişinin gerçekten o olmadığına inandırmaya çalışıyorum kendimi. Ama ne kadar uzun zaman olmuş olursa olsun, sesini duyup biraz konuştuktan sonra yine geliyor pembe hayallerim, sonra yine kırılıyorum ve bir bakıyorum etrafıma yine yok. 

Öyle kaybolmuş hissediyorum ki. Sanki izliyorum uzaktan herkesi, ekran siyah-beyaz içinde renk yok. Umutlarım öyle yok oluyor ki. Her biri kaybolduğunda çektiğim acı tarif edilemez. Çok sevdiğin biri tarafından defalarca unutulduğuna şahit olmanın acısını tarif edemezsiniz.

Sözlerime sadık bir insanımdır. Yataktan depresif kalktığımda her sabah söz verirdim kendime. Kendime bu konu hakkında verdiğim sözlerin hiç birini tutamadım. Sabaha kadar konuşup, uykum gelip telefonu kapatmak istediğimde "ben senle hala konuşmak istiyorum" diyen birini istiyorum yine hayatımda. Bu söz üzerine uykum dağılsın istiyorum yine.

Saçlarından tutup kendime doğru çekmek, onu öpmek istiyorum. Etrafımda herkes böyle bir "lükse" sahip, benim için bir "lüks" bu. Hani paranız olmaz, onun için sadece ayda bir tabak tatlı alabilirsiniz ya öyle bir şey benim için bu.

Hayat adaletli değil bunu hayatın her anında görüyoruz. Ama şükür etmek için önemli.
Size bir şey olduğunda arkanızda duracağını bildiğiniz kişilerin değerini bilin. Canınız sıkıldığında elinizi tutup öptüğünde her şeyi unutturan o adamında kıymetini bilin.

Kendinize iyi bakın.


20 Ocak 2015 Salı
Saçmalayan: Gay Mühendis

Popüler

Hakkımda

Fotoğrafım
İçine kapanık bir mühendis ve hala sevdiceğini arıyor... (Eleştiriye kısmen açık)
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Copyright © Mühendis bi gay
Tüm Hakları Anneme Aittir.